Yeni Normalde Tedarik Zinciri Yönetimi

COVID-19 pandemisinin başlamasından da önce, Amerika ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşları, ülkelerin, tedarik zincirlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlamak için alternatif yeni bölgeler arayışı stratejik açıdan bir öncelik haline gelmiştir.

Günümüzün son derece küreselleşmiş ekonomisinde, hiçbir ülke dış dünyadan izole olamaz.

Tedarik Zincirinde Bozulmalar ve Ekonomik Krizler

COVID-19 pandemisi ve  Amerika, Çin Ticaret Savaşları öncesinde de sel, deprem, tsunami, virüs felaketleri gibi  risklerin gerçekleşmesi ile son yirmi yılda çeşitli krizler yaşanmış, bu krizlerin bir sonucu olarak tedarik zincirlerinde büyük kırılmalar, kesintiler olmuş ve ekonomik krizler meydana gelmiştir.

Tohoku Depremi

Japonya’nın kuzeydoğusunda Mart 2011’de meydana gelen “Tohoku” depremi ve ardından oluşan tsunami sonucunda otomotiv, bilgisayar ve elektronik tedarik zincirlerinde büyük aksamalar meydana gelmiştir.

2011’de Tayland’ın 2/3’ünü etkisi altına alan, Muson yağmurlarının neden olduğu sel felaketiyle; otomotiv üreticileri (Toyota, Honda ) bilgisayar üreticileri; (Acer) ciddi zarara uğramışlardır.

2008-2012 Küresel Ekonomik Kriz

ABD’deki Mortgage sisteminin çökmesi ve piyasalarda bir anlık nakit kıtlığı neticesinde ,tüm dünyaya sıçrayan bu kriz AB ülkelerini derinden etkilemiş ve İzlanda, İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi ülkeler kriz çıkmazı içerisine girmiştir.

2011 Yunan Ekonomik Krizi

Yunan Ekonomik krizi; 2011 yılında başlayan ve günümüzde etkisi devam eden, dönemin Yunan hükümetinin aşırı kamu borçlanması ve bu borçları ödeyememesinden kaynaklanan ekonomik krizdir.

Dünya, Ukrayna savaşı nedeniyle en ciddi gıda, enerji ve ekonomik krizin eşiğinde

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Genel Merkezinde yaptığı açıklamada, “Savaş, eşi benzeri görülmemiş bir açlık ve yoksulluk, sosyal ve ekonomik kaos getiriyor.” uyarısında bulundu.

Tedarik Zincirinde Bozulmaların Küresel Ekonomiye Maliyeti

  • ABD ve Avrupa’da şirketlerin %45’inin, Covid-19 pandemisi tedarik zincirlerini “önemli ölçüde” bozmuştur.
  • ABD ve Avrupa’daki küresel şirketlerin %64’ünde,

%6 ila %20 arasında gelir kaybı olmuştur.

Küresel ekonominin iki öncü bölgesinden toplanan veriler 2020’de yaşanan tedarik zinciri kesintilerinin toplam maliyetinin en az 4 trilyon dolar olduğunu göstermektedir.

Tedarik zinciri problemleri 2023’te de sürecek mi?

Ne Olacak ?

Teslimat tarihlerine uygunluğun 2022 başında %30’lara kadar düştüğü, bugün %35,9’luk dereceyle iyileşme gösterse de, 2021 seviyelerinin altında kalmaya devam ettiği belirtiliyor.

Şanghay limanındaki kargo trafiğinin %25, toplam kargonun %30 düştüğü ABD ve Birleşik Krallık’taki depolara ürünlerin ulaşmasının bugün 100 günden daha fazla sürdüğünü belirtiliyor.

Küresel büyüme 2023 sonuna kadar yavaşlamaya devam edecek ve gelişmekte olan ekonomiler için “sert iniş” riskini daha da arttıracaklar.

COVID-19 pandemisinden salgından etkilenen ülkelerin ekonomik büyümesi üzerinde ciddi etkilere sahip olacaktır. Mal ve hizmet üretimindeki düşüş, yerel tüketimi, tedarik zincirlerini, uluslararası ticareti ve ödeme dengelerini etkileyecektir.

Ne yapmalıyız?

1-Birinci seviye tedarikçileri desteklemeliyiz.

Tedarikçilerin desteklenmesi, normale dönüldüğünde bu tedarikçilerin varlığını devam ettiriyor olması, yani bu dönemden çıkması verileceğimiz güçlü destekle olacaktır.

2-Tedarik zincirini ortaya çıkarmalıyız.

Tedarik zincirinde ikinci seviye tedarikçiler, birinci seviye tedarikçinin sipariş karşılama oranını etkileyeceğinden, birinci seviye tedarikçiler dışında ikinci seviye ve alt tedarikçileride  belirlemeliyiz.

3-Alternatif tedarik kaynaklarını araştırmalıyız.

Oluşabilecek kesintiler ve dalgalanmalar sebebiyle alternatif tedarik kaynakları araştırmalıyız.

Birinci seviye tedarikçiler dışında ikinci seviye ve alt tedarikçilerin kapasite, üretim planlama, stok, kalite, verimlilik ve maliyet yönetimi  çalışmaları yapmalıyız.

4-Stok politikalarını değiştirmeliyiz.

İşletmeler olarak tedarik zincirindeki stokları azaltma eğilimindeyiz. Birçok işletmenin, COVID-19 pandemisine kadar, bu büyüklükteki bir tedarik kesintisini karşılayacak seviyede  tampon stoğu bulunmamaktadır.

Tedarik zinciri ve üretim stoklarını belirlemek için yeni kriterler oluşturmalıyız.

5-Üretim planı esnekliğini sağlamalıyız.

Üretim faaliyetlerinin sürekliliği için talep ve tedarik kesintisinde hangi ürünlerin üretilebilirliğinin  planını çok hızlı güncellenebilmeliyiz.

6-Talepteki değişimleri anlamalıyız.

Gerçekçi talep, sipariş miktarları verisine ulaşmaya çalışarak üretim yapmalıyız.

7-Alternatif lojistik senoryaları oluşturabilmeliyiz.

Bir limanın operasyonlarında sıkıntı yaşandığında rota değişimi, alternatif lojistik senaryoları oluşturabilmeliyiz.

8-Çalışanlarımıza odaklanmalıyız.

En önemli kaynağımız olan çalışanlarımızın, çalışma ortamında uygun dezenfeksiyonu, hijyeni, kendini güvende hissetmesini, uzaktan çalışma şartlarını sağlamalıyız.

9-Şeffaf veri akışı ve dijital dönüşümü sağlamalıyız.

Tedarik zincirinin tüm paydaşlarıyla daha iyi koordinasyon ve işbirliği ile  performansını iyileştirebiliriz.

Gelişmiş raporlama ve veri analizi ile

  • Uçtan uca daha görünür bir tedarik akışı oluşturabiliriz.
  • İyi planlama, üretim programları,
  • Düşük maliyetler,
  • Kısa teslim süreleri

ile çalışabiliriz.

10-Küreselleşmeden yerelleşmeye geçmeliyiz.

Bugüne kadar, küreselleşmenin tüm sektörler için iyi olduğunu düşünüyorduk, Covid-19 pandemisi sonrası ise, küresel tedarik zincirlerinin, kırılgan ve kolay kesintiye uğrayabileceği öğrendik.

Alınacak önlemler arasında üretim ve tedariği yerelleştirmek de bulunmalıdır.

11-Sürdürülebilirliği sağlamalıyız.

Tedarik zinciri sürdürülebilirliği, ürün ve hizmetlerin yaşam döngüsü boyunca çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini yönetmeli ve iyi yönetişim uygulamalarının teşvik etmeliyiz.